Bu görkemli kapanış Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’nı ve Uluslararası Ankara Müzik Festivali’ni bugünlere taşıyan değerli insan Mehmet Başman’a adanmıştı. Konser öncesi vakfın genel sekreteri Pınar Alpay Yüksel, Mehmet Bey için, onu en özlü cümlelerle anlatan bir konuşma yaptı. Konserin ilk duyurularına göre Moskova Çaykovski Senfoni Orkestrası’nın uzun yıllardır başında olan şefi Vladimir Fedoseye yönetecekti. Ancak son dakikadaki rahatsızlığı nedeniyle gelememişti. Onun yerine genç kuşağın parlak bir yeteneği olan Philipp Chizhevsky’yi izledik. Yaşamöyküsüne bakınca, 2014’ten bu yana Bolşoy Tiyatrosu’nun şefi olduğu yazıyor. On yıla yakın Tokyo New City Orchestra’nın da şefliğini üstlenmiş. Çağdaş müziği tanıtmak için çaba göstermekte. Moskova Çağdaş Müzik Festivali’nde Stockhausen’in “Gruppen” adlı yapıtını seslendirmiş. Birçok yeniliğe imza attığı gibi birçok geleneksel kuruluşla da işbirliği yapmakta.
İncecik beden yapısı, upuzun saçları, uzun parmakları, açık vuruşlarıyla bedeninden yükselen coşkuyu orkestrasıyla paylaşıyordu. Baget kullanmayışı da dikkat çekiciydi. Birinci kemanların karşısına ikinci kemanları yerleştirmişti. Viyolonseller hemen birinci kemanların yanında, viyolalar ortadaydı. Her bir grup net olarak duyuluyordu. Bu arada salonun akustiğine de bir kez daha hayran olduk.
Festival bu yıl katılan orkestralardan bir Türk yapıtı çalmalarını istemiş; bu konserin de başında Ferit Tüzün’ün Esintiler’inden üçüncü bölüm seslendirildi. Topluluk aksak ritimleri gayet güzel uyguladı. Ardından, halen Rusya’nın ünlü piyanistlerinden biri olan Andreï Korobeinikov’un solistliğinde Beethoven’ın 1 numaralı Piyano Konçertosu’nu dinledik. O da olağanüstü bir piyanistti. 7 yaşında Çaykovski piyano yarışmasını (gençler için) kazanmış, sonra Moskova Çaykovski Konservatuvarı’nı, ardından Londra Kraliyet Müzik Koleji’ni bitirmiş. Solistliği kadar ünlü isimlerle oda müziği dinletileri de vermekte. Korobeinikov bis olarak Beethoven’dan Bagatelle’i çaldı. Beethoven’ın beş piyano konçertosu da birbirinden güzeldir. Ama o gece, Korobeinikov’un yorumuyla sanki en güzeli 1.konçerto gibi geldi bizlere.
Konserin ikinci bölümündeki Çaykovski’nin 5. Senfonisi’nde de her zaman yaşanmayacak bir ortam vardı. Şef de orkestra üyeleri de dinleyiciler de bu ortamı solumak için birleşmişlerdi adeta.
Konser sonunda sanatçıları ne kadar uzun alkışladığımızı anımsamıyorum. Avuçlarımız yanıncaya kadar mı, yerden biraz yükselene kadar mı, dışarıdaki fırtına daha da artıncaya kadar mı! Ankara o gece şimşek ve gökgürültüsüyle sarsılıyordu. Yolları sel basmış, nice semtte elektrik kesilmişti. Bütün bunlar Beethoven ve Çaykovski’nin sarsıntısı mıydı acaba? Ben de Ankara’dan ayrılırken Sevda-Cenap Vakfı’yla onca yıllık dostluğumuzu ve birçok projenin nasıl yoktan var edildiğini bir kez daha anımsadım. Bu organizasyonda emeği geçenleri kutlarım.
TOROS CAN’I YENİDEN DİNLEMEK
Ertesi gece İstanbul’a dönünce, Cemal Reşit Rey Senfoni Orkesrası’nı dinledim. Topluluğu Romen şef Cristian Lupes yönetiyordu. Değerli piyanistimiz Toros Can solistliğinde Bela Bartok’un Piyano Konçertosu’nu çaldılar. Ardından orkestra Çaykovski’nin 2. Senfonisi’ni seslendirdi. Her zaman yakın çağın veya günümüzün müziğine ilgi duyan, nice yapıtın ülkemizde ilk seslendirisini yapan Toros Can, gencecik yaşlarındayken ve neredeyse omuzlarına kadar uzun saçları varken (!) Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall konserlerinde defalarca konuğumuz olmuş, çalarken dinleyicilerimize yeni müziği açıklamış ve örneklemişti. Ben konserlerin organizatörü olarak her seferinde, bu kadar yenilikçi müziğe dinleyicimiz nasıl tepki verir, diyerek kaygı duymuştum. Oysa Toros o kadar güzel anlatıyor, o kadar güzel örnekliyordu ki herkes salondan mutlu ayrılıyordu. Toros, Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda İlhan Baran ve Güherdal Çakırsoy’un lisans öğrencileri olmuştu. Londra’daki Kraliyet Müzik Koleji’nde lisansüstü eğitimini sürdürdü, Texas-SMU Meadows Sanat Okulu’nda solistlik eğitimi, Yale Üniversitesi’nde master ve Arizona Üniversitesi’nde doktora derecelerini aldı. Peter Katin, Edwin Roxburgh, Peter Frankl, Joaquin Achucarro, Nicholas Zumbro ve Tedd Joselson gibi ünlü eğitmenlerle çalıştı; Alexander Jenner, Jan Wijn, György Sándor, Boris Berman ve Claud Frank’ın çalıştaylarına katıldı. Orléans Uluslararası 20. Yüzyıl Piyano Yarışması’nda birincilik ve “Chevillion BonnaudFondation de France ile Fondation Yvonne Lefebure” gibi ödülün yanı sıra Anadolu Üniversitesi’nin 2002-sanat ödülüne değer bulundu. Toros’un CD’leri de uluslararası ödüller kazanmıştı. 2009’da Paris’te düzenlenen Marguerite Long Piyano Yarışması’nda jüri üyeliği yapmış ve Paris vilayeti tarafından madalya ile onurlandırılmıştı. Son CD’sini, Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda eğitim gören kızı Beril Can ile hazırladılar: Bartok’un Mikrokosmos adlı yapıtını tümüyle kayda aldılar. Bence Toros, kendi kuşağının yeni müziğe en açık ve en araştırmacı üyesidir.